Permakültür Nedir? Sürdürülebilir Yaşam Rehberi
Permakültür, İngilizce ‘kalıcı’ (permanent) ve ‘tarım’ (agriculture) kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Başlangıçta “Permanent Agriculture” (kalıcı tarım) anlamına gelen ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını içeren bir tasarım bilimi olarak ortaya çıkmıştır. Ancak zamanla, bir sistemin sürdürülebilirliği için gerekli olan psikososyal ve eğitimsel yönleri de kapsayacak şekilde genişleyerek "Permanent Culture" (kalıcı kültür) kavramını ifade etmeye başlamıştır. Bugün permakültür, etik temelli sürdürülebilir insan yerleşimlerinin tasarımıyla ilgilenir ve sadece tarımı değil, insan faaliyetlerini ve yaşamın tüm alanlarını kapsayan bir sürdürülebilir kültür anlayışını temsil eder.
Kelimenin Kökenleri
• Kalıcı: Uzun ömürlü, güçlü, istikrarlı ve sürdürülebilir yapılar veya sistemler. Permakültürde "kalıcı", doğal döngülerle uyum içinde, kendini yenileyebilen ve dış kaynaklara bağımlı olmadan işleyebilen sistemleri ifade eder.
• Kültür: İnsanların inançlarını, geleneklerini, alışkanlıklarını ve yaşam biçimlerini kapsar. Permakültürde ise, doğayla ve birbirimizle uyum içinde, etik temelli bir yaşam biçimini ifade eder.
Bu iki kelime bir araya geldiğinde, doğanın ilkeleriyle uyumlu, kendi kendine yeten bir yaşam tarzını temsil eder.
Tarımdan Fazlası
Permakültür, başlangıçta kalıcı tarım sistemlerini tasarlama fikriyle ortaya çıkmıştır. Ancak zamanla kapsamı genişlemiş ve sürdürülebilir yaşamın her alanını içermeye başlamıştır:
• Yaşam alanlarını ve toplulukların tasarımı
• Doğal kaynakların yönetimi
• Etik ve sürdürülebilir sistemler inşa etme
Permakültür, sadece gıda yetiştirmekle ilgili değildir. Doğayı koruyan, insanlara destek olan ve israfı önleyen bir yaşam biçimini teşvik eder. Dünyayla ve birbirimizle olan etkileşimimizi yeniden düşünmemiz için bir davettir.
Avustralya’da Doğan Bir Felsefe
Permakültür, 1970’lerde Avustralya’da Bill Mollison ve David Holmgren tarafından geliştirilmiştir. Avustralya, iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerden biridir ve hassas ekosistemlere sahiptir. Ayrıca, dünyanın en eski kültürlerinden biri olan Aborjinlerin binlerce yıl boyunca doğayla uyum içinde yaşadığı bir yerdir.
Avustralya’nın yaşadığı zorluklar, Mollison ve Holmgren’i insanlara sürdürülebilir bir yaşam sağlamak ve zarar görmüş ekosistemleri onarmak için bir sistem geliştirmeye yönlendirmiştir. Permakültür, kadim bilgelikleri modern ekolojik tasarımla harmanlayan bir sistemdir.
Doğanın Bilgeliğinden İlham Alan Bir Sistem
Bill Mollison, vahşi yaşam biyoloğu olarak yıllarca hem insanların neden olduğu tahribatı hem de doğal ekosistemlerdeki dengeyi gözlemledi. Bu gözlemleri, permakültürün temellerini oluşturmasında ona ilham kaynağı olmuştur. Doğanın işleyişindeki dengeyi ve insanların neden olduğu tahribatı inceleyen Mollison, bu bilgilerle sürdürülebilir yaşam ve tarım sistemleri tasarlamıştır.
Doğada kimse toprağı sürmez, tohum ekmez, ot ayıklamaz veya kimyasal ilaçlar kullanmaz; buna rağmen ormanlar büyür ve yaşamı destekler. Doğa, atık üretmeden veya yoğun iş gücüne ihtiyaç duymadan karmaşık sistemlerin nasıl işlediğini bizlere gösterir. Mollison, bu doğal sistemlerden öğrenerek yaşamlarımızı kolaylaştırabileceğimizi, enerji tasarrufu yapabileceğimizi ve israfı azaltabileceğimizi savundu.
Örneğin:
• Bir iş çok zahmetli ve yorucu görünüyorsa, doğa bu işi daha verimli ve kolay bir şekilde çözmenin yolunu zaten bulmuş olabilir
• Doğada "atık" yoktur—her şey bir kaynağa dönüşür.
• Doğa gibi tasarlanmış sistemler üretken, kendi kendine yeten ve dayanıklıdır.
Permakültürün Temeli: Tasarım
Permakültür, doğadaki uyumlu sistemlerden ilham alarak farklı unsurları bir araya getirip bütünsel bir yapı oluşturmayı temel alır. Su nasıl hareket eder, bitkiler birbirleriyle nasıl etkileşir, hayvanlar ekosistemde nasıl bir rol oynar gibi gözlemlerle aşağıdaki özelliklere sahip sistemler tasarlanabilir:
• Bakımı kolay
• Verimli ve üretken
• Vahşi yaşamı destekleyen
Doğru tasarlanmış bir permakültür bahçesi veya çiftliği, minimum çabayla kendi kendine yeten bir sistem oluşturur ve gıda, estetik değer ve yaşam alanı sunar.
Bill Mollison’ın Sözleriyle Permakültür
Mollison, permakültürü şöyle tanımlamıştır:
“Doğal ekosistemlerin çeşitliliğine, istikrarına ve esnekliğine sahip olan tarımsal olarak üretken ekosistemlerin bilinçli tasarımı ve bakımlarının sağlanmasıdır. Permakültür, insan ile arazinin; gıda, enerji, barınak gibi tüm maddi ve manevi ihtiyaçlarını sürdürülebilir bir şekilde karşılayacak şekilde ahenkle bütünleşmesine imkân tanır. Kalıcı tarım olmadan istikrarlı bir sosyal düzenin olması mümkün değildir."
Ayrıca permakültürü şu şekilde tarif etmiştir:
“Doğaya rağmen değil doğayla birlikte çalışmanın, uzun süreli, düşüncesiz bir emek yerine uzun süren, düşünceli bir gözlemin, öğeleri tek ürünlük bir sistem olarak görmek yerine bitkilerle hayvanların tüm işlevlerini göz önünde bulundurarak ele almanın felsefesidir”
Bu tanımlar, permakültürün sadece bir araç veya teknikler bütünü olmadığını, yaşam biçimimizi nasıl algıladığımızla ilgili bir düşünce biçimi olduğunu vurgular.
Sürdürülebilir Kültür İçin Bir Felsefe
Permakültür, sadece çevreci bir yaşam tarzı değil, doğa ilkelerini model alan bir sistem tasarımı felsefesidir. Bu felsefe temelde üç etik ilkeye göre ilerler:
Etik, yapılacak doğru şeyin ne olduğuna dair evrensel olarak üzerinde anlaşmaya varılmış normlardır
1. Dünyayı gözetmek
2. İnsanı gözetmek
3. Adil Paylaşım
Bu ilkeler, permakültürün vizyonunu belirler: Permakültür anlayışının yaygınlaşması, toplumun bu konudaki bilincinin ve farkındalığının artması, permakültürün savunduğu prensiplerin günlük yaşamlara - gıda, su, enerji veya sosyal yapılar gibi- entegre edilmesi daha sürdürülebilir ve daha yaşanabilir bir gelecek için önemlidir.
"Kalıcı tarım" olarak başlayan bu kavram, zamanla "kalıcı kültür" haline gelerek insan varlığının tüm yönlerini kapsamaya başlamıştır.
Permakültür, yalnızca bir tasarım bilimi değil, aynı zamanda doğal dünyayla uyum içinde bir gelecek inşa etme çağrısıdır. Bu çağrı, bolluk, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik sağlayarak hem bugüne hem de geleceğe ilham kaynağı olur.